1. Bir terimin birden fazla tanımı varsa alan kısaltmasına göre abecesel sırada verilmektedir.
2. Dinbilim, gösteribilim, yazınbilim gibi alanlarda Türk kültürüne ait olan terimlerde, yabancı dil karşılıkları verilmemiştir.
3. Terimlere ait yabancı dil karşılıkları satır sonuna geldiğinde teknik olarak ayrılmıştır, o dilin kurallarına göre doğru ayrılmamış olabilir.
4. Bu sözlük kılavuz niteliğinde olmayıp yabancı dil karşılıkları terime ait tanımların karşılığı olarak verilmektedir.
5. Maddebaşı olarak alınan terim, özel ad değilse, küçük harfle ve koyu olarak verilmiştir.
abadana (Alm. Apadana, f; Fr. apadana, m; İng. apadana) mim. Eski İran’da hükümdarların taht salonları ve bu tür salonları bulunan, önü sütunlu saraylar.
6. Maddebaşı terimden sonra ayraç içerisinde, terimin tanımını karşılayan yabancı dillerdeki karşılıkları ve eski terim italik olarak verilmiştir.
açık uyak (Alm. offener Reim; Fr. rime ouverte, f; İng. open rhyme; esk. açık kafiye) yazb. Sonu açık seslem ile biten uyak.
7. Bir terim için, yabancı dil karşılıkları birden fazla alanda aynı ise, terimden hemen sonra, alan kısaltmalarından önce verilmektedir.
abece (Alm. Alphabet, n; Fr. alphabet, m; İng. alphabet) 1. dilb. Üretici-dönüşümsel dilbilgisinde, dilin öğelerini belirten, yeniden yazım sırasında ya da dönüşüm kuralları gösterilirken kullanılan sonlu sayıda simgeler bütünü. 2. dilb. eğitb. yazb. Bir dilin seslerinin yazıya aktarılmasını sağlayan harfler dizgesi. 3. eğitb. Okumayı öğreneceklere harfleri öğreten ve okuma yolunu gösteren kitap. 4. man. Biçimsel bir dilin tüm ilkel imlerinden oluşan küme.
8. Bir terim için, yabancı dil karşılıkları birden fazla tanımda aynı ise, terimden hemen sonra, alan kısaltmalarından önce verilmektedir.
açık kapı politikası (Alm. Open-Budget-Politik, f, Politik der offenen Tür, f; Fr. politique de porte ouverte, f; İng. open door policy) 1. işl. Çalışanlara, yöneticilerinin ya da yönetimdeki başka kişilerin odalarına, kendileri ile ilgili herhangi bir konuda görüşmek, bilgi paylaşımında bulunmak, sorularını sormak üzere girebilme olanağı sağlayan politika. 2. ulusi. 1. Ticaret, göç, yurttaşlık gibi konularda bütün ülkelere eşit haklar tanıma politikası. 2. Bir ülkenin başka ülkelere kendi pazarlarında serbestçe ticaret yapma hakkı vermesi. 3. Bir ülkenin dış ilişkileri bakımından tek bir ülkeye değil, birden çok ülkeye bağımlı hale getirilmesi.
9. Yabancı dil karşılıkları bir ya da birden fazla alandaki tanımlar için farklı ise her bir alan kısaltmasından önce verilmektedir.
açımlama 1. (Alm. Paraphrase, f; Fr. paraphrase, f; İng. paraphrase) dilb. yazb. Bir sözcüğün, söz öbeğinin ya da sözcenin, kolay anlaşılması için, anlamını değiştirmeden başka sözcüklerle anlatımı. 2. (Alm. Erklärung, Kommentar, m; Fr. commentaire, m,interpretation, m; İng. commentary, interpretation) dinb. eğitb. kütp. yazb. Özellikle yazın, dinbilim ve felsefede yazılmış bir metni açıklamak ve daha anlaşılır kılmak üzere, metne bağlı kalarak ve onu koruyarak yapılan yorumlara, burada kullanılan sözcük ve terimlerin açıklamasına ve bu konuda yazılan yapıtlara verilen ortak ad.
10. Bir terimin bir ya da birden fazla alanda birden fazla tanımı var ve her tanımın yabancı dil karşılıkları birbirinden farklı ise yabancı dil karşılıkları her bir tanımdan önce verilmektedir.
abajur mim. 1. (Alm. Lampenschirm, m; Fr. abat-jour, m; İng. lamp shade) Aydınlığı bir yere yöneltmek ve ışığın doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan lamba siperi. 2. (İng. cellar light) Kalın dış duvarlara delik gibi açılan, daha çok ışık girmesi için içeriye doğru genişleyen pencere.
11. Bir terim yabancı kökenli ise, ya da yerine yeni bir terim daha sıklıkla kullanılıyorsa, bkz. kısaltması ile tanımın yapıldığı terime gönderme yapılır.
barometre bkz. coğ. basınçölçer.
nüfus 1. (Alm. Bevölkerung, f; Fr. population, f, İng. population) coğ. topb. Sınırları belli bir alanda, belirli bir anda, belirli toplumsal ve ekonomik ilişkiler içinde yaşayan bireyler ve bunların toplamı. 2. bkz. topb. evren.
12. Terimin kısaltması terim kadar ya da daha sıklıkla kullanılıyor ise, kısaltma terimden hemen sonra büyük harfle verilmektedir.
katma değer vergisi, KDV (Alm. Mehrwertsteuer, f; Fr. taxe sur la valeur ajoutée, TVA, f; İng. value added tax, VAT)eko. işl. Mal ya da hizmetlerin üretim sürecinin her aşamasında ortaya çıkan katma değer üzerinden alınan, nesnel ve birikimli olmayan bir gider vergisi.
13. Terimin ilgili alanda aynı tanımı karşılayan, kullanımı giderek azalmış ve unutulmaya yüz tutmuş eski bir karşılığı varsa esk.kısaltmasıyla yabancı dillerin verildiği ayraç içinde italik olarak verilmektedir.
kişi (Alm. Person, f; Fr. personne, f; İng. person; esk. şahıs) 1. dilb. Konuşan (birinci kişi), kendisine söz yöneltilen (ikinci kişi) ya da kendisinden söz edilene (üçüncü kişi) göre değişik biçimlere bürünen dilbilgisi ulamı. 2. eğitb. 1. Tek olarak varlık, hem işlevsel ve hem de ruhsal görevleri olan canlı. 2. İçinde bulunduğu kültüre göre küme yaşamında toplumsal bir rolü olan birey. 3. Bireyde kendini gösteren insan kimliği. 3.(Alm. Ego, n; Fr. égo, m; İng. ego) insb. İnsanbilimde akrabalık dizgeleri ve ilişkileri bir kişinin konumuna göre açıklanmak istendiğinde, o kişiyi tanımlamak için kullanılan terim. 4. (Fr. personnage, m, İng. personage)yazb. Roman, öykü, oyun ve bütün kurmaca türlerinde, olaya karışan, konu içinde yer alan kimselerden her biri.
14. Terimin yerine kullanılması önerilen yeni karşılık ya da eşanlam karşılığı tanımdan sonra verilmektedir.
mahkeme (Alm. Gericht, n; Fr. cour, f, tribunal, m; İng. court, tribunal) huk. tar. Yargılama işlevini gerçekleştirmek üzere, anayasa ve yasalarla kendilerine görev ve yetki verilmiş olan ve yerine göre bir ya da daha çok yargıçtan oluşan devlet organı;yargılık.